Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

karar kılmak

  • 1 karar kılmak

    останови́ть свой вы́бор на ком-чём

    Türkçe-rusça sözlük > karar kılmak

  • 2 karar kılmak

    v. decide on, decide up, settle, opt

    Turkish-English dictionary > karar kılmak

  • 3 karar kılmak

    hedirîn

    Türk-Kürt Sözlük > karar kılmak

  • 4 karar kılmak

    to decide on

    İngilizce Sözlük Türkçe > karar kılmak

  • 5 karar

    резолю́ция (ж)
    * * *
    1.
    1) реше́ние

    karar kabul etmek — приня́ть реше́ние

    2) реше́ние, постановле́ние

    mahkeme kararı — постановле́ние суда́

    3) стаби́льность, постоя́нство

    havanın hiç kararı yok — у пого́ды нет постоя́нства

    makine bir karar üzere çalışır — маши́на рабо́тает в определённом те́мпе

    2.
    в необходи́мом коли́честве; ни бо́льше ни ме́ньше

    yemeğin tuzu karar — со́ли в пи́ще доста́точно

    ••
    - saat dört karar
    - karar almak
    - karar altına almak
    - karara bağlamak
    - kararında bırakmak
    - karar bulmak
    - karara kalmak
    - karar kılmak
    - kararında olmak
    - gitmek karardayım
    - karara varmak
    - karar vermek

    Türkçe-rusça sözlük > karar

  • 6 karar

    karar1 Entschluss m, Entscheidung f; Beschluss m, Urteil n des Gerichts; Beschluss m, Entscheidung f des Parlaments; Beständigkeit f des Wetters; richtige(s) Maß, Ausgewogenheit f; Tempo n; MIL (Feuer)Geschwindigkeit f; (innere) Ruhe;
    karar almak einen Entschluss fassen;
    -de karar bulmak zu einem Abschluss kommen in D;
    -de karar kılmak sich entscheiden für;
    -e karar vermek den Entschluss fassen zu ( oder zu + inf); sich entscheiden für A;
    çabuk karar veren schnell entschlossen;
    -i karara bağlamak entscheiden A;
    kararınca, kararında maßvoll, in Grenzen (bleiben);
    kararında bırakmak Maß halten;
    -mek kararında olmak gedenken (zu + inf); entschlossen sein (zu +inf);
    göz kararıyla nach Augenmaß
    karar2 karmak

    Türkçe-Almanca sözlük > karar

  • 7 karar

    1. decision. 2. stability, predictability. 3. proper degree, acceptable limit. 4. estimate, approximation. 5. classical Turkish mus. a return to the original mode. 6. just right, neither too little nor too much. -ınca in moderation, without going to extremes. - almak to make a decision. - altına almak/-a bağlamak /ı/ to make a decision about. -ında bırakmak /ı/ to avoid (doing something) in excess. - bulmak /da/ to reach a firm decision about. - kılmak /da/ to choose, settle upon (something) as one´s choice. -ında olmak 1. (with an infinitive) to be firmly resolved to (do something). 2. to be done in moderation. -a varmak to arrive at a decision, reach a decision. - vermek 1. /a/ to decide to. 2. to make a decision.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > karar

  • 8 decide on

    karar kılmak, seçmek, beğenmek, hükmetmek
    * * *
    karar ver

    English-Turkish dictionary > decide on

  • 9 settle

    n. tahta kanape, bank, sıra
    ————————
    v. konmak, tünemek, çökelmek, yerleşmek, çökmek, oturmak, ayak uydurmak, adapte olmak, uyum sağlamak, hafiflemek, yatışmak, durulmak, berraklaşmak, bastırmak, dibe oturmak, karar vermek, karar kılmak, yetinmek, yerleştirmek, yerine getirmek, süzmek, yatıştırmak, belirlemek, kararlaştırmak, anlaşmak, ödemek, bağlamak (nafaka), ömür boyu hak vermek
    * * *
    yerleş
    * * *
    ['setl]
    1) (to place in a position of rest or comfort: I settled myself in the armchair.) yerleşmek
    2) (to come to rest: Dust had settled on the books.) konmak, yerleşmek
    3) (to soothe: I gave him a pill to settle his nerves.) yatıştırmak
    4) (to go and live: Many Scots settled in New Zealand.) gidip yerleşmek
    5) (to reach a decision or agreement: Have you settled with the builders when they are to start work?; The dispute between management and employees is still not settled.) anlaşmaya varmak
    6) (to pay (a bill).) (hesabı) ödemek
    - settler
    - settle down
    - settle in
    - settle on
    - settle up

    English-Turkish dictionary > settle

  • 10 entschließen

    entschließen*
    irr vr
    sich \entschließen karar vermek (zu -e), karar kılmak (zu -de);
    sich anders \entschließen kararını değiştirmek

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > entschließen

  • 11 takarrür

    arapça تقرر 1.karar kılma. 2.yerleşme. takarrür etmek 1.karar kılmak. 2.kararlaştırılmak. 3.yerleşmek.

    Osmanlı Türkçesi Sözlüğü > takarrür

  • 12 выбор

    seçme,
    seçim; çeşit
    * * *
    м
    1) врз seçme, seçim; çeşit (-di) ( ассортимент)

    вы́бор профе́ссии — meslek seçimi

    ино́го вы́бора нет — başka şık / seçenek yok

    предоста́вить пра́во вы́бора — seçme / hakkı vermek

    останови́ть свой вы́бор на чём-л.birşeyde karar kılmak

    он сде́лал свой вы́бор — seçimini yaptı

    стоя́ть / оказа́ться перед вы́бором — bir seçim karşısında olmak / kalmak

    вы́бор ме́ста для строи́тельства — yapı için yer seçimi

    2) (вы́боры) мн. seçim

    всео́бщие вы́боры — genel seçim

    вы́боры прези́диума — başkanlık divanı seçimi

    ••

    на вы́бор — seçmece ( в торговле)

    Русско-турецкий словарь > выбор

  • 13 останавливать

    несов.; сов. - остано́вить
    1) durdurmak; çevirmek (прохожего, свободное такси и т. п.); yolunu kesmek ( преграждать путь)

    останови́ть часы́ — шахм. saati durdurmak

    2) (завод, стройку и т. п.) tatil etmek
    3) (кровотечение, боль) dindirmek; kesmek
    4) ( удерживать) alıkoymak

    нас ничто́ не остано́вит (на э́том пути́) — hiç bir şey bizi yolumuzdan alıkoyamaz

    5) atfetmek; çekmek

    останови́ть свой взор на ком-чем-л. — bakışlarını birine, bir şeye atfetmek

    останови́ть внима́ние кого-л., на чем-л.birinin dikkatini bir şeye çekmek

    останови́ть свой вы́бор на ком-чем-л. — bir kimsede, bir şeyde karar kılmak

    Русско-турецкий словарь > останавливать

  • 14 opt

    v. karar kılmak, seçmek, tercih etmek, yeğlemek
    * * *
    [opt]
    = opt out (often with of)
    (to choose or decide not to do something or take part in something: You promised to help us, so you can't opt out (of it) now.) seçmek, tercih etmek

    English-Turkish dictionary > opt

  • 15 decide up

    v. karar kılmak, seçmek, beğenmek

    English-Turkish dictionary > decide up

  • 16 decide up

    v. karar kılmak, seçmek, beğenmek

    English-Turkish dictionary > decide up

  • 17 fix on

    -de karar kilmak; (gözlerini, vb.) dogrultmak, yöneltmek, sabitlestirmek

    English to Turkish dictionary > fix on

  • 18 erklären

    erklären*
    I vt
    1) ( erläutern) açıklamak, izah etmek
    2) ( begründen) gerekçelendirmek, gerekçe göstermek (-e); ( deuten) yorumlamak
    3) ( sagen) söylemek; ( mitteilen) bildirmek, beyan etmek;
    an Eides statt \erklären jur yemin yerine beyan etmek
    4) ( Krieg) ilan etmek; ( Rücktritt) vermek
    5) karar vermek;
    jdn für tot \erklären birinin gaipliğine karar vermek;
    etw für ungültig \erklären bir şeyi hükümsüz kılmak, bir şeyi iptal etmek
    II vr
    sich \erklären
    1) ( folgen)
    das erklärt sich aus sich selbst bu kendiliğinden anlaşılır
    2) ( sagen) söylemek, bildirmek;
    er hat sich ihr erklärt ona aşkını ilan etti;
    sich einverstanden \erklären razı olduğunu bildirmek

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > erklären

  • 19 pin down

    sıkıştırmak, mecbur etmek, zorunlu kılmak
    * * *
    (to make (someone) give a definite answer, statement, opinion or promise: I can't pin him down to a definite date for his arrival.) kesin karar verdirmek

    English-Turkish dictionary > pin down

  • 20 ungültig

    geçersiz, hükümsüz; ( Stimmzettel) geçersiz;
    etw für \ungültig erklären bir şeyi hükümsüz kılmak, bir şeyin hükümsüz olduğuna karar vermek, bir şeyi iptal etmek

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > ungültig

См. также в других словарях:

  • karar kılmak — birçok şeyi deneyip birini seçmek Tekrar masa başına dönmekten zevkli bir iş bulamayacağımda karar kıldım. F. R. Atay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karar — is., Ar. ḳarār 1) Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı Kararımı biradere pek güçlükle kabul ettirdim. R. N. Güntekin 2) huk. Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm Yargıç kararı. 3) Bu yargıyı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • istikrar bulmak — 1) karar kılmak 2) yerleşmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • takarrür etmek — 1. karar kılmak. 2. kararlaştırılmak. 3. yerleşmek …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • ilgilendirmek — i 1) İlgisini çekmek, önem vermek Oralı mıdır, değil midir, beni zerre kadar ilgilendirmez. S. F. Abasıyanık 2) le Bir şeyle ilgili kılmak 3) İlişkin olmak İşçileri ilgilendiren bir karar. 4) Elverişli, uygun bulmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • İKRAR — Açıktan söylemek. Kabul ve tasdik etmek. Hakkı itiraf etmek. Karar vermek. Mukarrer kılmak. * Fık: Bir kimseye diğerinin kendisinde olan hakkını haber vermek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»